9 Mart 2010 Salı
Başdurak Camii kemeraltı _Türkiye
Kemeraltı,tarih boyunca İzmir'in ticaret ve ibadet yaşamının en önemli merkezi olmuştur.Her gün binlerce işyerinin kepenk açtığı, onbinlerce ziyaretçinin alışveriş yaptığı vazgeçilmez bölge Kemeraltı,tarihi camileriyle de Müslüman cemaatın ibadet ettiği bir mabet gibidir. Bölgedeki camilerden belki de en önem lisi olan Başdurak Camii,içindeki mozaik ve süslemeleriyle de sanatçılara ilham kaynağı olabilecek nitelikte.
Anafartalar Caddesi ile Kemeraltı 863 Sokak'ın birleştiği köşede yer alan Başdurak Camii,
kurucusu Hacı Hüseyin Camii olarak biliniyor. Geçmiş yıllarda "Başoturak" olarak anılan bölgede bulunan Camii, günlük dilde daha kolay söylendiği için zamanla Başdurak olarak anılmaya başlamış.
Tam olarak bilinmeyen bir tarihte ve nedenle yıkılan medrese ile birlikte inşa edilmiş olan Başdurak camii hakkında en eski bilgilere Evliya Çelebi'nin "Seyahatnamesi"nden ulaşabiliyoruz.
Camide,kuruluşuna dair herhangi bir yazılı bilgi yok fakat "Seyahatname"de giriş kapısı üzerinde,tahıl tüccarı Hacı Hüseyin tarafından 1652'de yaptırıldığını belirten bir kitabenin bulunduğundan söz ediliyor.Bu kitabenin de izlerine bugün rastlanmıyor.Bunun yerinde caminin
1774 yılında onarıldığını belirten onarım kitabesi bulunuyor.Caminin ikinci onarım kitabesi ise avlu kapısı taç kısmının iç ve dış yüzeyinde yer alıyor. Bu kitabeye göre cami,depremde büyük zarar görmüş. Halkında yardımıyla 1894-1895 yıllarında onarılmış.Son olarak Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından üç yıl süren çalışmalarla restore edilen cami 2001 yılı Mayıs ayında ibadete açılmış. Yapının dış cephelerinde,saçağın altındaki alçı friz ile üzerindeki çiçek motifleri dikkat çekiyor. Duvarların üst kısmı, alt ve üst kat pencereleri ile mihrap,bitkisel motiflerden oluşan alçak kabartma alçılarla bezeli.Tüm ihtişamıyla göz kamaştıran Başdurak Camii'nin içinde yer yer kalem işi süslemelere de rastlanıyor.Minber girişinde ve yan aynalıklarında bulunan mermer kabartmalar ile korkuluklarındaki ajur tekniğinde yapılmış bitkisel süslemeler de görülmeye değer..
KIZLAR AĞASI İŞ HANI
Asansör - Türkiye
Mithatpaşa Caddesi ile Halil Rıfatpaşa semti arasındaki yükselti farkından dolayı, iki semt arasındaki ulaşımı kolaylaştırmak amacı ile 1907 yılında Musevi işadamı Nesim Levi tarafından inşa edilmiştir. Asansör kulesi ile iki semt arası birleştirilmiştir. Kulede iki asansör bulunmakta, bunlardan soldaki buharla, sağdaki ise elektrik ile çalışmaktaydı. 1985 yılında gerçekleştirilen restorasyonla her iki asansör de elektrikle çalışır duruma getirilmiştir.
1994 yılında yapılan ikinci restorasyon ile Asansör Sokağı’nın çevre düzenlemesi gerçekleştirilmiştir. Asansör’de teras restoran ve bar yer almaktadır.
Tarihi Asansör’ün bulunduğu sokakta ayrıca, dünyaca ünlü ses sanatçısı Dario Moreno’nun da yaşamış olması,
buraya duyulan ilgiyi daha da arttırmaktadır.
4 Mart 2010 Perşembe
ALLIANOI - bergama ( türkiye)
ALLIANOI
Allianoi'nin küçük bir termal merkezi olduğu sanılmaktadır. Sıcak sudan bu dönemden itibaren yararlanılıyordu. Helenistik Çağ'a ait sadece birkaç arkeolojik ve nümizmatik eser ele geçmiş olmasına rağmen Allianoi merkez yerleşiminde Helenistik mimariye rastlanılmamıştır.
Roma İmparatorluk Dönemi'nde (İ.S. II. yüzyıl) kült merkezinde, Anadolu'nun pek çok merkezinde ve Pergamon'daki Asklepieionda olduğu gibi büyük bir bayındırlık faaliyeti yaşanmıştır. Kült merkezinde mevcut binaların büyük bir kısmı bu döneme aittir. Ilıcanın yanı sıra, köprüler, caddeler, sokaklar, insulalar, geçiş yapısı, propylon, ve nympheum bu dönemde planlanır..
Allianoi antik kentinde, 1998 yılından bu yana kazı çalışmaları yapılıyordu. Bergama'nın 1800 yıllık ikinci sağlık merkezi, Allianoi'de ortaya çıkartıldı. Yine dünyanın en büyük ve en sağlam kalabilmiş, içinde sıcak suyu bulunan Roma ılıcası da Allianoi'dedir. Arkeoloji, sanat tarihi, mimarlık, tıp, farmakoloji ve hidroloji tarihi bilimlerinin literatürüne girebilecek önemli sonuçlara yine burada ulaşıldı.
Topraklarından 45 derece kükürtlü su çıkan şifa merkezi Allianoi, bu özelliğiyle dünyanın dört merkezinden biridir. Pergamon Krallığı'nın sayfiye yeri olan bölge, yıllarca Hydroterapi (suyla tedavi) merkezi olarak hizmet vermiştir.
3 Mart 2010 Çarşamba
saat kulesi ve konak-TÜRKİYE
901 yılında, Sultan II. Abdülhamid’ in tahta çıkışının 25. yıldönümü nedeniyle ve padişahın emri üzerine, Sadrazam Küçük Sait Paşa tarafından yaptırılmıştır. Son derece zarif görünümüyle Konak Meydanı’nı bir inci gibi süslemektedir.
Teras yükseldikçe incelen sivri kemerleri, kubbecikleri, mukarnas işçiliği ve geometrik figürlerle donatılmış olan taş işçiliğinin bir zarafet içinde Saat Kulesi’ni çevrelemesi, zengin bir görüntü oluşturmaktadır.
Kulenin saati Alman İmparatoru II.Wilhelm tarafından armağan edilmiştir. İzmir’in önemli bir simgesi ve yüzyıldır önemli bir buluşma noktasıdır.
izmir'M - smyrna
M.Ö. 133 yılında Bergama Krallığı'nın sahneden çekilmesi üzerine Roma İmparatorluğu egemenliğine giren İzmir, özellikle İmparator Avgustus (M.Ö.44 - M.S.14) zamanında barış ve sükun içinde geçecek görkemli bir döneme adımını attı. İzsanları, sevgi aşk dolu idi...
Roma zamanında, tüm yazarlar ve ozanların aynı görüşteydi: "Doğu'nun Gerdanlık Kız'ı Smyrna, en güzel çağını yaşamaktadır.."
Ne yazık ki, M.S. 178'de müthiş bir deprem oldu. Mermer sütunlu binalar, kağıttan şatolar gibi devrildiler. İzmir, yerle bir olmuştu. Açlık, yangın ve salgın hastalık, vahşi kurtlar gibi saldırdı güzelim İzmir'lilere...
O yıllarda kentte "Aristides" isimli bir söylevci yaşardı. Balıkesir doğumlu bu söylevci astımlı olmasına karşın, eşsiz söylevleri ile halkın sevgisini kazanmıştı.
Manisa'lı Antikçağ Tarihçisi Pausanias'e göre, depremin olduğu yıllarda 60 yaşında olan Aristides, bir gün rüyasında Baştanrı Zeus'u gördü. Zeus, İzmir Agora'sı Zeus Soter Sunağı'nda bir boğa kurban ederek, kent üzerindeki felaket bulutlarının dağıtılmasını istemişti.
Aristides'in rüyası
Aristides, İzmirlilere rüyasında Zeus'u gördüğünü iletti. Halkın arasına karışarak, yeniden kentlerini kurmaya çabalamalarını ve kesinlikle vazgeçmemelerini istedi. Morallerini düzeltmek için onlara şiirler okudu. Aristides şiir okurken, halk sarsıntıların durduğunu fark etti.
Aristides, İmparator Marcus Avrelyus ve Romalı senatörlere baş vurarak yardım istedi. Çok geçmeden yardım getiren yüzlerce kadırga Kordonboyu'nu doldurmaya başlamıştı. Kent, yeniden inşa edilmeye başlandı.
İzmirliler, yüce Aristides için Agora'ya bir büst diktiler. Büstün kaidesinde "Aristides Smyrneos" (İzmir'in Çocuğu Aristides) yazılmıştı. Günümüzdeki İzmir'i belki biraz da Aristides'e borçluyuz değil mi?
Günümüzde Agora'ya gittiğimizde tarihle buluşmuş oluruz sanki.. İzmir Agora'sı, Büyük İskender tarafından yeniden kurdurulan kentin iskanı sahası Kadifekale'nin kuzey yamacında, şimdiki adı ile Namazgah mahallesindedir. Eskiden Türk mezarlığı olan Agora kalıntları, yüzyıllardır yarı açıkta duran bazı mermer sütunların ilgi çekmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Agora'nın ortaya çıkarılmasındaki en büyük hizmeti, İzmir Arkeoloji Müzes'nin eski Müdürü Selahattin Kantar yapmıştı.
Türk Tarih Kurumunun yardımı ile 1932 - 1941 yıllarında bizzat kazıları yürüten Selahattin Kantar ve daha sonra Agora hakkında çeşitli yayınlar yapan Arkeolog Hakkı Gültekin, Roma dönemi İzmir'ini aydıtlatm açısından paha biçilmez bir hazine olan Agora'yı gözler önüne sermişlerdir.
Küçük Faustina
İzmir, M.S.178 yılında müthiş bir deprem sonucu yerle bir olmuştu. Kalıntıları bulunan Agora'nın 178 yılından sonra İmparator Marcus Avrelyus'un yardımları ile yeniden inşa edilen Agora olduğu tespit edilmiştir. Çünkü İmparator'un eşi Küçük Faustina bu tarihten sonra Anadolu'da vefat etmiştir. Agora'da Küçük Faustina'nın büstünün yapışık olduğu bir kemer bulunmuştur. Bu nazlı Kraliçe'nin güzelim büstü günümüzde de Agora'yı süslemektedir.
İzmir Agora'sı bir ticari Agora değil, aksine bir devlet Agora'sıdır. Yani devletin ticaretinin ve ekonomisinin düzenlediği bir kurumdur.
Ticari Agora'larda bulunmayan bir Bazilika'nın ve içinde mahkeme salonlarının bulunuşu ve 28 adet dükkanın devletin emtia ve donanımını korumakla ilgili bulunması, bu yapının İzmir'deki Roma Bürokrasisi için son derece önemli bir yer olduğu belgelenmektedir.
Balıkesir'li Aristides'e göre, Agora aynı zamanda dini bir hüviyet taşımaktaydı.
İzmir Agora'sı günümüzde turistlerin büyük ilgisini çeken bir yapı olarak, yarı yarıya gün ışığına çıkarılmış görüntüsü ile İzmir'i süslemektedir. Agora'nın çevresinde daha nice Eski İzmir kalıntılarının bulunduğu tahmin edilebilir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)